Av .Ronayi Paydaş - Diğer Kökenli;

Onlarca medeniyete ve imparatorluğa ev sahipliği yapmış Kürtler yaşadığımız bu coğrafyada yaşayan ve bilinen en eski halktır ve Cumhuriyetin kuruluşuna kadar ne inkar edilmiş, ne dili yasaklanmış ne de kültürü yok sayılmıştır. Aksine en azından bizim bildiğimiz kaynaklar bu topraklarda 600 yıl hüküm sürmüş Osmanlı İmparatorluğu bile Kürtleri anavatanlarında asli unsur olarak görmüş ve kabul etmiştir. 

Sanayi Devrimi’nden sonra Avrupa’da ortaya çıkan “Ulus” kavramı Balkan Harbinden sonra Türklerde büyük bir travmaya yol açmış ve herkes Ulus kavramıyla tek çatı altında birleşmiş.

Yıkılmaya ve parçalanmaya yüz tutmuş imparatorluk Cumhuriyetin kurulmasıyla yeni bir devlete ve yeni bir Ulus Kimliğe kavuşmuş ve bu yeni devlet Türkiye Cumhuriyeti Devleti, içinde yaşayan herkes te Türk olarak tanımlanmaya başlandı. Türk dışındakiler ya azınlık olarak kabul edildi ya da İslam dininde amir olan hükme göre Müslüman başka bir Müslüman’ın azınlığı olamaz denilerek Türk olarak tanımlandı. 

İmparatorluk her taraftan kuşatma altındayken bu ülkede yaşayan herkes yani Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez ve daha niceleri hep birlikte ya omuz omuza verip ya da kendi bölgelerini savunarak bu ortak vatanı kurtardılar ve kurdular. Bu ortak vatanı müştereken kuran ve kurtaranlar daha sonra Anayasayla Türk olarak tanımlandılar ve 1982 Anayasasının 66. Maddesi de aynen şöyledir; Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.

Bu kısacık anekdottan sonra Kürdün bu ülkede bir türlü Kürt olamayaşına geleyim. Kürt bu ülkede herşey olabiliyor ancak bir tek Kürt olamıyor !  TBMM tutanaklarına bilinmeyen dil olarak geçerken, Devletin bütün resmî kurumlarına bakıldığı zaman üç dilde yani Türkçe, İngilizce ve Arapça bilgilendirme yapılırken Türkiye’de Türk nüfusundan sonra en çok nüfusa sahip Kürtlerin konuştuğu dil olan Kürtçe devletin hiçbir kurumunun bilgilendirme bölümünde yer almıyor. Bir tek mahkeme tutanaklarında Kürtçe bilen tercüman huzura alındı denilerek tutanaklara geçiliyor. 

Kürtçe’ye tahammülsüzlük her yerde kendini gösteriyor. Kürtler bu ülkede siyaseten hedef alınan ve hep kandırılıp mağdur edilen tek halktır. Neden dersek bu ülkede iktidar olmak isteyen Kürtlerin desteğini almak zorunda ve Kürtlerin desteği olmadan hiçbir parti iktidar olamaz ! İktidara destek verdiğinde Kürt kardeşlerim olan Kürtler iktidardan uzaklaşınca terörist oluveriyor. Son dönemde de en çok ötekileştirilmeyle karşı karşıya kalan Kürtler son olarak Hollanda örneğindeki gibi yeni kurulan hükümetin kabinesinde yer alan ve Adalet Bakanlığı koltuğuna oturan Kürt Kadın Bakan’a “Diğer Kökenli” denilerek yeni bir yok sayma ve ötekileştirme devreye girdi. Diğer kökenli diye tabir edilen kişi Kürt bir kadın olup Hollanda’nın yeni Adalet Bakanı olmuştur.

Kürtlerde bu ülkedeki diğer halklar kadar ülkenin kurucu ve asli unsurlarıdır. Unutmayalım ki Kürtler ya da başkaları ötekileştirilmeye çalışıldığı zaman anlayınki hedefte olan Kürtler değil Türkiye toplumunun geri kalan kısmıdır.