Ey Türk Gençliği! 

Bugün 19 Mayıs. Yani Ulusal Kurtuluş Savaşının başladığı ilk günün 103. Yıldönümü. Büyük önder Atatürk İtilaf devletlerinin yurdumuzu işgaline karşı milletiyle bütünleşmiş, her cephede verdiği mücadele sonucu tarihte emsali görülmemiş bir zafer kazanarak yeni bir Türk devleti kurdu ve cumhriyeti ilan etti. 

O günkü karanlık günleri, çekilen sıkıntıları gençliğe hitabede özetleyen Atatürk, büyük önem verdiği Türk İstiklal ve Türk Cumhuriyetini sonsuza kadar korumak ve savunmak görevini gençliğe verirken aynı zamanda “vasiyetim” dediği  “Gençliğe Hitabeyi” de yine Türk gençliğine emanet etmiştir. 

Bugün ülkemizin içinde bulunduğu duruma baktığımızda hiç de iç açıcı olmayan bir tablo ile karşı karşıyayız. Haklı olarak geleceğimiz açısından endişe duymamak elde değil. Bir yandan kontrolsüz yabancı akını diğer yandan ülke kaynaklarının bilinçli olarak heba edilmesi. Bunun yanısıra iç ve dış mihraklarca oynanan oyunları, sinsi gelişmeleri birlikte değerlendirdiğimizde; Türkiye’nin adeta fethedilmesi gereken bir ülke konumunda olduğunu müşahede etmekteyiz. 

İçinde bulunduğumuz böylesi karamsar durumda hareket tarzımızı belirlemek üzere müracaat edeceğimiz tek yer Atatürk’ün gençliğe hitabe”sidir. Bana öyle geliyor ki bu hitabeye her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz günleri yaşamaktayız.  Öyleyse vakit geçirmeden hemen okuyalım. Hem de defalarca… 

“Ey Türk gençliği! 
Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır.  

Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.  

Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. 

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” 

Evet. 

Ey Türk genci!  Atanın vasiyetini anlamak için her cümlesini defalarca oku. Mazi olmuş bir devrin hikayesinden edineceğin çok dersler vardır. Ülken için, milletin için, geleceğimiz için daima uyanık olman lazım. 

Unutma ki vatan sana emanettir… 

Bayramın kutlu olsun.