LÜKÜS HAYAT

Türk tiyatrosunun klasik eserlerinden birisidir. Cumhuriyet'in ilk yıllarında devlet politikası olmanın dışında bir moda halini alan batılılaşmanın kibarlık budalalığına dönüşmesini konu edinir. Toplumun iki ayrı sınıfını ele almıştır: Yaşamını hırsızlıkla sürdüren alt sınıfın yanında, "zengin" kimliği ile yaşamasına rağmen elindekileri har vurup harman savurduğu için parasız kaldığından birbirini dolandırarak "Lüküs Hayat" süren, çıkar üzerine ilişkiler kurmuş bir üst kesimin hikayesidir. Akılda kalan mısraları şöyledir.

Hey
Lüküs hayat lüküs hayat
Bak keyfine yan gel de yat
Ne ömür şey
Oh ne rahat
Yoktur eşin lüküs hayat.

İşte Türkiye gerçeği  tam ‘da bu Tiyatro’da ki gerçek gibi.Yirmi yıl boyunca doksan yılın tüm birikimini yiyip tükettikelde avuçta ne varsa yabancı sermayeye  sattık tam takır kuru balkır kaldık ,yine ‘de havamızdan vaz geçmeyip IMF ye gel sana kredi açalım dedik adamlar bize kıçıyla güldü son bir gayret kalan bir kaç kıymetli varlığımızı  Arap sermayesi  Katarlılara sattık uzun sürmedi onuda tükettik  artık son çare   küresel faiz lobisinin kapısını çaldık  IMF  ye gidecek yüz kalmamıştı  ve küresel faiz lobisi çok kıssa bir sürede vampir  dişlerini geçirip kanımızı  emdi  paramız artık değersiz kağıt  muamelesi görür oldu  evet lüküs hayat bitti ve artık genç kuşak bunalıma girdi aileler dağılıyor , her gün intihar vaka haberi alıyoruz  gençler  uyuşturucu  parası alabilmek  için Anne ,Babasını öldürüyor velhasıl kelam rüya bitti amma gençler halen rüyanın etkisinde uyanmak istemiyor.

Hey
Lüküs hayat lüküs hayat
Bak keyfine yan gel de yat
Ne ömür şey
Oh ne rahat
Yoktur eşin lüküs hayat.